İslâm ve
Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU
Diyanet İşleri Başkanı
İnsan Hakları
İslâm dini, insanı varlık dünyasının en merkezî noktasına
yerleştirirken, onu düşünce ve davranışlarında özgür bırakmış,
fakat bu özgürlüğü, özünde Allah'ın güzel isim ve sıfatlarından
tecelliler barındıran birtakım hak ve sorumluluklarla şekillendirmiştir.
Hak kavramını kuşatıcı bir değer olarak kabul eden ve her hakkın
diğer yönden bir sorumluluk olduğunu bize gösteren Kur'an'ın
prensipleri ve Allah Resulü'nün hayatının her aşamasındaki
uygulamaları, evrensel bir mesaj ve dinî tecrübe olarak insanlığa
ışık tutmakta, İslâm Medeniyetinin 'hak ve sorumluluğun dengesini
kurabilmiş bir medeniyet' olduğunu bize hatırlatmakta ve tüm
haklara uyma bilincimizi güçlendirmektedir.
İnsanın yeryüzünde varlıkların en şereflisi olarak hayatını
sürdürebilmesi için kendisine tanınan yaşama, maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme gibi haklardan özgürce ve azami
ölçüde yararlanması gerekir. Bütün insanların temel haklarda eşit
oldukları vazgeçilmez bir ilke olmasına rağmen, insanlık tarihi temel
insan haklarını ihlal eden ırkçılık, sömürgecilik, ayrımcılık ve savaşlar
gibi acı tecrübelere şahit olmuş ve maalesef bugün de şahit
olmaktadır. Hatta bu ihlaller, günümüzde çok farklı boyutlar
kazanarak, hayvanların ve tüm canlıların haklarını hiçe sayan ve
gelecek nesillerin haklarını da ipotek altına alan bir istikamette
ilerlemektedir. Bunun için de günümüzde barış, güvenlik, adalet
ve hakkaniyet ölçüleri üzerinde yükselen bir hak ve sorumluluk
anlayışına çok daha fazla ihtiyaç duymaktayız.
Pek çok hak ihlalinin yaşandığı günümüz dünyasında “her iyiliğin
bir sadaka" olduğunu söyleyen nebevî mesajın temsilcisi olan biz
Müslümanların, yeryüzünde adaletin ve hukukun kökleşmesi için
İslâm'ın hayat veren değerlerini tüm insanlığa tanıtmak sorumluluğu
ve zorunluluğu daha elzem bir hal almıştır.
İnsanlığın, insan onuruna yakışmayan her türlü tehdit ve
mahrumiyetten kendini koruyabilmesi için İslâm'ın ortaya koyduğu
hoşgörü, paylaşma, yardımlaşma ve her canlıya merhamet etme
anlayışının sağlıklı bir diyalog ortamı içinde geliştirilmesi sadece
bizim değil, tüm dünyanın mutluluğu için büyük önem taşımaktadır.
Herkesin hayat, mülkiyet, din ve vicdan, ifade özgürlüğü gibi temel
haklarının yanı sıra eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarının
karşılandığı, nimetlerden adil biçimde yararlandığı bir dünya, tüm
sağduyu sahibi insanların ortak beklentisidir. Çünkü bölüşülmeyen
ekmek tatsız, paylaşılmayan mutluluk yarımdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, dünyanın adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde,
daha mutlu ve yaşanabilir olması temennisiyle...
http://www.diyanet.gov.tr/turkish/DIYANET/2008aylik/subat/aylik/Diyanet_5.html